ANAYASA MAHKEMESİ, YAPILANDIRMA KANUNLARINDAKİ VERGİ ADALETSİZLİĞİNİ ANAYASAYA AYKIRI GÖRMEDİ!
Ülkemizde son yıllarda sıkça başvurulan vergi affı/yapılandırma kanunları vergisini düzenli ödeyen ile ödemeyen arasında haksızlıklara neden olması nedeniyle eleştirilmektedir. Daha önceleri, zamanaşımı süreleri dikkate alınarak yaklaşık beş yılda yapılan bu düzenlemeler ekonomik gerekçeler göz önüne alınarak hemen her yıl uygulanmaya başlamıştır.
Hatta, vergi affı ile getirilen yapılandırma imkanlarından yararlananlar için taksit ödeme süresini kaçıranlara yapılandırmanın bozulmaması için ek süreler verilmektedir. En son 7143 sayılı yasa için taksit ödeme süresinin Ocak 2019’a kadar uzatılmasına dair yasa teklifi meclis gündemine gelmiştir.
Kuşkusuz vergi affı/yapılandırma uygulamaları zor durumda olan mükellefler için ödeme imkanı getirmekle birlikte yapılan taksitlendirmelerin ödenmemesi borcu eski hale getirmekte, daha önce zaman aşımına uğraması söz konusu olan borçlar için ise zamanaşımını kesen bir neden olarak mükellefler aleyhine bir durumun oluşması söz konusu olabilmektedir.
Taksitleri Ödeyebileceksen Yapılandır Yoksa Zamanaşımını Kesme!
Biz mükelleflerimize getirilen yapılandırma imkanlarından taksitleri aksatmadan ödeyebilmeleri mümkünse yararlanmalarını yoksa yapılandırmadan yararlanmamalarını tavsiye ediyoruz.
Zira, 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinde “Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” hükmü yer almakta olup, aynı Yasanın 103. maddesinde ise, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanmasının zamanaşımını keseceği hüküm altına alınmıştır.
Yani, zamanaşımına uğramak suretiyle mükelleflerden istenemeyecek bir vergi borcu için yapılandırma talebiyle borcun taksitlendirilmesi vergi tahsil zamanaşımını kesen bir neden olduğu için taksitlendirilen borcunu ödeyemeyecek mükellefler için yapılandırma işlemlerini tavsiye edemiyoruz.
Vergi davası devam eden mükellefler için yapılandırma
Bilindiği gibi vergi yapılandırma kanunlarının en önemli katkılarından birisi vergi mahkemelerindeki birikimi önleyerek ihtilafları kısa sürede sonuca bağlamasıdır.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi, 3/8/2016 tarihli ve 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasının “Ancak, verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde birinci fıkra hükmü, kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde ise onanan kısım için bu fıkranın (b) bendi, bozulan kısım için birinci fıkra hükmü uygulanır.” biçimindeki son cümlesinin Anayasa’nın 10. ve 73. Maddelerine aykırılığı iddiasıyla Yüksek Mahkemeye başvuruda bulundu.
İtiraz “İtiraz konusu kural ile 6736 sayılı Kanun kapsamında yeniden yapılandırma talebinde bulunulan kamu alacağına ilişkin görülen davada Kanun’un yayımlandığı tarih itibarıyla yargı merciince verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde tahsilinden vazgeçilecek oranın %50 olarak belirlendiği, kanun koyucunun söz konusu oranın uygulanmasında bozma kararının lehe ya da aleyhe olması bakımından bir fark gözetmediği ancak bozma kararı aleyhine verilen mükellef ile lehine verilen mükellefin aynı hukuki durumda bulunmadığı, bu kişilerin yeniden yapılandırma taleplerinde aynı oranın uygulamasının Kanun’un amacı ve sistematiğine de uygun düşmediği, kuralın bu haliyle lehine bozma kararı verilen mükellefleri yeniden yapılandırmaya başvurma konusunda teşvik edici mahiyette olmadığı belirtilerek itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 10. ve 73. maddelerine aykırı olduğu” gerekçelerine dayanmaktaydı.
Anayasa Mahkemesi 8/11/2018 gün ve Esas Sayısı :2018/61 Karar Sayısı: 2018/1107 sayılı kararıyla, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesince yapılan itiraz başvurusunu reddetti.
Af Kanunları vergi adaletini sağlar mı?
6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un 3.maddesi ile dava aşamasında olan vergi borçları için uyuşmazlığın safhasına göre farklı oranlar belirlemek suretiyle yapılandırma imkanları sağlamıştı. Bu durum bütün yapılandırma kanunlarında bulunmaktadır.
Kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin kanuni düzenlemeler mevcut kamu alacağına belirli indirimler uygulanması suretiyle alacağın bir kısmının tahsilinden vazgeçilmesini öngörür. Böylece hazineye gelir kaydedilmesi ve vergi daireleri ile yargı mercilerinin dosya yükünün hafiflemesi gibi bazı imkânlar sağlanırken borçluya da indirimli ödeme imkânı getirilmiş olur.
İtiraz konusu kural, Kanun’un yayımlandığı tarihe kadar uyuşmazlık konusu vergi alacağına ilişkin olarak verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde yapılandırmaya konu vergi aslına uygulanacak oranı %50 olarak öngörmektedir.
Yasal Uyarı: Sitemizde yayınlanan yazılar telif hakları nedeniyle izin alınmaksızın ve atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Yapılan atıflarda, MÜKELLEFHABER / www.davavergi.com adreslerinin belirtilmesi zorunludur.
Anayasa Mahkemesinin itirazın reddi kararının gerekçesi
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesi şunlara dayanmaktadır:
– Yasa koyucunun, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin koşulların belirlenmesinde yapılandırmaya konu alacaklar arasında sınıflandırmaya gitme ve bu sınıflandırmayı yaparken esas alacağı benzerlik ve farklılıkları belirleme konusunda takdir yetkisine sahip olduğu,
– İtiraz konusu kuralın vergi alacağına ilişkin devam eden yargısal sürece bir anlamda alternatif olarak düzenlendiği ve söz konusu koşullardan yararlanmanın tümüyle mükelleflerin tercih ve iradesine bağlı olduğu,
– İlk derece ya da istinaf mahkemesinin terkin ya da tasdike ilişkin kararlarının aksine bozma kararlarında yalnızca temyize konu karar hukuken ortadan kaldırılmakta, uyuşmazlığın esası hakkında yeni bir hüküm verilmediği yani bozma kararları vergi alacağının değil temyize konu kararın hukukiliğini hükme bağlamadığı,
– Vergi aslının yarısının (%50) ödenmesini öngören itiraz konusu kuralın lehine ya da aleyhine bozma kararı verilen tüm mükelleflerin teşvik edilebilirliği açısından makul bir seviyede olduğu.
Karar gerekçesine bakıldığında temel olarak yapılan düzenlemenin yasa koyucunun takdir yetkisinde olduğu, yapılandırma yasasının söz konusu hükmünün mükelleflerin yasadan yararlanmasını teşvik edici nitelikte olduğu ve vergi ihtilafında esas olarak mahkeme kararlarının etken olduğu hususlarına dayanmaktadır.
Kararın karşı oy gerekçesinde ise “Yasa koyucunun kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin koşulların belirlenmesi konusunda bir takdir yetkisi olduğu kuşkusuzsa da, bu yetkinin anayasal ilkelerle uyum halinde olması gerektiği, 6736 sayılı Kanunla öngörülen yapılandırma tamamen mükelleflerin tercih ve iradesine bağlı olduğu ancak mükellefi böyle bir seçenekle karşı karşıya bırakmanın hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı” huşuları dile getirilmektedir.
Sonuç
Netice itibarıyla, vergi affı/yapılandırma kanunlarının mükellefler arasında adaletsizlik oluşturduğu bir gerçektir. Öte yandan, vergi yapılandırmasından yararlanarak başvuran mükelleflerin davanın aşamasına göre farklı şartlara tabi tutulması yine davacı/mükellefler arasında farklı uygulamalara sebep olmaktadır.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi, 3/8/2016 tarihli ve 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa’nın 10. ve 73. Maddelerine aykırılığı iddiasıyla yaptığı başvuru Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda yer verdiğimiz gerekçelerle 8/11/2018 gün ve Esas Sayısı :2018/61 Karar Sayısı: 2018/1107 sayılı kararıyla reddedildi.
Söz konusu karar ve gerekçesi bizce vergide adalet ilkesine aykırı olsa da Yüksek Mahkeme kararlarının bağlayıcılığı karşısında idari ve yargısal makamlar tarafından uyulacağı ancak akademik ve vergi yargısı çevrelerinde tartışılmaya devam edeceği kuşkusuzdur.
Yasal Uyarı: Sitemizde yayınlanan yazılar telif hakları nedeniyle izin alınmaksızın ve atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Yapılan atıflarda, MÜKELLEFHABER / www.davavergi.com adreslerinin belirtilmesi zorunludur.