Vergi davaları,Vergi danışmanı
trende

VERGİ DAİRELERİNCE USULSÜZ YAPILAN TEBLİGATLAR VERGİ MAHKEMELERİNCE İPTAL EDİLİR!

VERGİ DAİRELERİNCE USULSÜZ YAPILAN TEBLİGATLAR VERGİ MAHKEMELERİNCE İPTAL EDİLİR!

USULSÜZ E TEBLİGATA VERGİ YARGISI DUR DEDİ

GİRİŞ

İdari işlemlerin ilgililere tebliği kamu hukukunda önemli konuların başında gelmektedir. İdari işlemin tebliği ile birlikte işlem uygulanmaya başlayacağı gibi ilgilisine tanınan itiraz hakkı da başlamış olmaktadır.
Bir idari işlemin tebliği birçok yol ile olabilir. Örneğin, idari işlemler ilanen tebliğ edilebildiği gibi doğrudan muhatabın imzasına da tebliğ edilebilir. İdari işlemin tebliği ile birlikte hukuk aleminde sonuç doğurur.
Vergilendirme işlemleri de birer idari işlemdir. Bu nedenle, vergilendirmeye ilişkin yapılacak tebligat mükellef açısından önemli hukuki sonuçlar meydana getirmektedir. Vergi kanunları uyarınca yapılacak tebligat posta yoluyla, ilanen, memur vasıtasıyla veya elektronik ortamda yapılmaktadır.
Vergi Usul Kanunun 21 maddesinde tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesi olarak tanımlanmıştır. Vergi işlemlerinde süreler, vergi kanunları ile belirlenir, sürenin belli olmadığı hallerde ilgililere 15 günden az olmamak üzere süre verilir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda; tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günden başlayacağı, 8. maddede ise, sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı kurala bağlanmıştır.

NEDEN ELEKTRONİK ORTAMDA TEBLİĞ?

Son zamanlardaki gelişen ekonomik ve teknolojik değişikliklere bağlı olarak, genelde devlet idaresi özelde de vergi idaresi çoğu işlemini elektronik ortamda yapmaya başlamıştır. Bu durum kuşkusuz birçok kolaylığı beraberinde getirmiştir. Ancak, bu kolaylık sağlanırken özellikle mükellefler açısında bazı sakıncalarının olmadığını söylemek imkansızdır.
Gelir İdaresini elektronik ortamda tebligata yönlendiren en önemli saiklerden birisi de, normal tebligat usulünde yaşanan sıkıntılardır. Vergilendirmeye ilişkin çok önemli ve hüküm ifade eden hususların Vergi Usul Kanunun tebligata ilişkin hükümleri kapsamında, posta veya ilanen tebligat aşamalarında bazı hukuka aykırılıklar meydana gelmiş ve vergi yargısı tarafından bu tür işlemler iptal edilmiştir.
Gelir İdaresi elektronik tebligatla, hızla ilerleyen teknolojik gelişmelere kamu kurumlarının da uyum sağlayabilmesi ve bilgi teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılarak vergi idaresinin daha etkin bir biçimde görev yapmayı, hizmet kalitesini artırmayı, bilgi güvenliğini sağlamayı, kısa sürede işlem yapmayı, kağıt ortamında yapılan tebligatlara göre daha az mali külfete katlanmayı amaçlamaktadır.
Elektronik ortamda tebligata ilişkin yasal düzenleme 6009 sayılı yasa ile 2010 yılında getirilmiştir. Ancak, 27.8.2015 yılında çıkartılan 456 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile elektronik tebligat uygulamasına 1.1.2016 tarihi itibarıyla başlanacağı duyurulmuştur.
456 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin iptali istemiyle açılan dava Danıştay 4. Dairesi’nce reddedilmiş, yapılan itiraz üzerine Vergi Dava Daireleri Kurulu, Tebliğin, “Ceza Hükümleri” başlıklı 9’uncu maddesi yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına; diğer yönlerden ise itirazın reddine karar vermiştir.

MÜKELLEFHABER / www.davavergi.com

ELEKTRONİK TEBLİGATTA SORUN NEDİR?

Kuşkusuz gelişen teknoloji ile birlikte Maliye Bakanlığı’nın elektronik tebligat sistemine geçmesi bir zorunluluktur. Ancak bununla birlikte mükelleflerin yasal haklarının kullanılmasına engel olunmaması gerekir.
456 nolu VUK Genel Tebliği ile Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından internet vergi dairesi bünyesinde oluşturulacak tebliğe elverişli elektronik ortam elektronik tebligat adresi olarak tanımlanmıştır. Yani, idarenin kendi bünyesinde yer alan bir hesaba yine idare tarafından bir mesaj gönderilecek ve bunun üzerine elektronik ortamdaki tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacaktır.
Yani idare, kendi bünyesindeki bir hesaba bildirim gönderecek bunu izleyen beşinci gün tebligat yapılmış sayılacak ve mükellefler hakkında dava açma, itiraz vb. yasal süreçler başlayacaktır. Mükellefin hiç bilgisi olmasa dahi tebligatın yapılmış sayılması “tebligatın” mantığına aykırı bir durumdur.
Öte yandan, vergi idareleri kimi durumlarda posta yoluyla tebligat işlemlerine devam ederken kimi zamanda ise elektronik tebligat yapmaktadır. Bu durumda, mükellefin kafasının karışması çok normaldir. Ayrıca, düzenli ve belirli bir idare benzer uygulamalar yapmak durumundadır. Bu husus idare hukukunun en önemli ilkelerindendir.

TEBLİĞİN CEZA HÜKÜMLERİ BAŞLIKLI 9. MADDESİ İPTAL EDİLMİŞTİR

456 nolu VUK Genel Tebliği’nin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay 4. Dairesi davayı reddetmiş, yapılan itiraz üzerine VDDK, sadece 9. Maddenin hukuka aykırı olduğuna karar vermiştir. Dolayısıyla, söz konusu Tebliğin diğer düzenlemeleri yürürlüğünü korumaktadır.
Tebliğin “Ceza Hükümleri” başlıklı 9’uncu maddesinde, elektronik tebligat sistemine dahil olması zorunlu olanlardan bu Tebliğ ile getirilen yükümlülüklere uymayanlar için Kanunun 148, 149 ve mükerrer 257’nci maddeleri uyarınca Kanunun mükerrer 355’inci maddesindeki cezai müeyyidenin uygulanacağı; ceza uygulaması sonrasında re’sen oluşturulan internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresinin gerçek kişilerde mükellefe, tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde doğrudan kanuni temsilcisine tebliğ edileceği ve elektronik tebligat adreslerine tebligat gönderimine başlanılacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
Bu maddenin iptali ile birlikte tebliğ ile getirilen yükümlülüklere uymayanlar için özel usulsüzlük cezası uygulanamayacaktır. Ayrıca, ceza uygulaması sonrasında resen oluşturulan elektronik tebligat adreslerine tebligat gönderilmesine başlanamayacaktır. MÜKELLEFHABER / www.davavergi.com

BÖLGE İDARE MAHKEMESİ VERGİ DAVA DAİRESİ KARARI

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Vergi Dava Dairesi’nin 28/01/2019 tarihli 2018/3339 Esas, 2019/13 Karar sayılı KARARI:
“Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağına göre, sürelerin tespiti ve kontrolü açısından alındı bilgisinin teyit edilmesi ile birlikte muhatabınca görüldüğünün yahut görülmüş sayıldığı durumların ispatı gerekmektedir. Aksi kabul, tebligattan varılmak istenen amaçla bağdaşmayacaktır. Bu durum; tebliğ memurunun imzasını içeren mazbata yerine, gönderildi ve alındı bilgilerinin geçeceği düşünüldüğünde, daha da önem arz etmektedir. Tebligatı çıkaran merciin internet yoluyla tebligat yapmasıyla eş zamanlı olarak muhatabın cep telefonuna tebligatı bulunduğuna dair mesaj atılması; muhatabın e-posta adresinde yer alan ve tebligat teşkil eden e-postayı açmasıyla eş zamanlı olarak tebligatı çıkaran mercie tebligat alındı bilgisinin ulaşması “belgelendirme” fonksiyonu açısından önem taşımaktadır. Keza muhatabın sistemde kayıtlı olan adresine e-tebligat yapıldığına dair gönderildi, iletildi ve alındı kayıt ve mesajları, tebliğ mazbatasının yerini almaktadır. Bu durumların hukuki süreç içerisinde ve buna uygun olarak varlık kazandığını ispat, tebliği çıkaran mercie ait olup yargılamada somut olay adaletine yaklaşılabilmesinin de ön koşuludur.
Konu ile ilgili olarak yürürlüğe giren 456 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ’de, olay kaydı; elektronik tebligat hizmetinin verilmesi esnasında meydana gelen tüm bilişim sistemi işlem kayıtları olarak tanımlanmış, vergi dairesinin ise muhataplara 213 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilecek evrakı düzenleyen daireyi ifade edeceği belirtilmiştir. Dairemizce verilen ara kararında, davacı tarafından, internet vergi dairesi bünyesinde oluşturulan tebliğe elverişli elektronik ortama (elektronik tebligat adresine, yani internet vergi dairesi sistemine) giriş yapılıp yapılmadığı ve bilgilendirme mesajlarıyla ilgili tüm olay kayıtlarının gerekirse ilgili birimlerden temini suretiye gönderilmesi istenilmiş olmasına rağmen davalı idarece, tebligattan varılmak istenilen amacı gerçekleştirmeye matuf olarak başka bir ifadeyle muhatabın bilgilendirildiği ile bu bilgilendirmeyi ispata yarar belgeler dosyaya ibraz edilmemiş, vergi/ceza ihbarnamelerinin e-tebliğini gösterir ekran görüntülerinin gönderilmesiyle yetinilmiş, alındı kayıt veya mesajlarına ilişkin bir belge dosyaya sunulamamıştır.
Hal böyle olunca, davaya konu ihbarnamelerden daha önceki bir tarihte haberdar olunduğu ortaya konulamadığından, başka bir ifadeyle, davalı idarece, davacı tarafından vergi/ceza ihbarnamelerinin görüldüğü yahut görülmüş sayıldığı durumlar ispat edilemediğinden, anılan vergi/ceza ihbarnamelerinden, dava dilekçesinde bildirilen tarih itibariyle haberdar olunduğunun kabulü gerekmiş olup davayı süre yönünden reddeden kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” (Kaynak:www.adaletbiz.com)

SONUÇ

Bize göre, bugün uygulanmaya çalışılan elektronik tebligat sistemi en başta Anayasanın 40. Maddesinde öngörüle Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır kuralına aykırıdır. Ayrıca, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununa 6009 sayılı kanunun 7’nci maddesi ile eklenen 107/A maddesinde yer alan “ tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları” hükmü hak arama özgürlüğünü engellemekte, idareye yasama yetkisini aşan düzeyde yetki verilerek mahkemeye erişim hakkının sınırlandırmaktadır.
Vergi Dava Daireleri Kurulu(VDDK) çoğunluk kararıyla, söz konusu yasal düzenlemenin Anayasaya aykırılık iddiası yerinde görülmemiştir.
VDDK, 456 nolu VUK Genel Tebliği’nin 9. maddesinin hukuka aykırı olduğuna karar vermiştir. Buna göre, bu Tebliğ ile getirilen yükümlülüklere uymayanlar için özel usulsüzlük cezası uygulanamayacaktır. Ayrıca, ceza uygulaması sonrasında resen oluşturulan elektronik tebligat adreslerine tebligat gönderilemeyecektir.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Vergi Dava Dairesi’nin söz konusu kararı hukuk devleti açısından çok önemli ve yerindedir. Buna göre, e tebligat yapıldığı ve tebligatın muhatabına ulaştığı/haberdar olunduğu hususlarının idare tarafından ispatlanması zorunludur. Bunun ispatlanamadığı hallerde tebliğin usulüne uygun yapıldığından söz edilemeyecektir.
Kendilerine elektronik tebligat yapıldığından bahisle işlem tesis edilen mükelleflerin hukuka aykırı muamelelerle karşılaştıkları kanaati varsa haklarını vergi yargısında aramalarında fayda olacaktır. Zira, yargı yerleri her olayın özelliğine göre durumu değerlendirecek ve hukuka aykırı gördüğü hususları iptal edecektir.

SORULARINIZ İÇİN davavergi@gmail.com
Yasal Uyarı: Sitemizde yayınlanan yazılar telif hakları nedeniyle izin alınmaksızın ve atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Yapılan atıflarda, MÜKELLEFHABER / www.davavergi.com adreslerinin belirtilmesi zorunludur.

Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
WhatsApp chat