Vergi davaları,Vergi danışmanı
trende

DİKKAT VERGİ DAİRESİNDEN TEBLİĞ GELMİŞ OLABİLİR!

DİKKAT VERGİ DAİRESİNDEN TEBLİĞ GELMİŞ OLABİLİR!

VERGİ DAİRESİNDEN TEBLİGAT NEDEN GELİR?

GİRİŞ

Vergi daireleri mükellefler hakkında tesis etmiş oldukları (ihbarname, ödeme emri vd.) bazı işlemleri çeşitli vasıtalarla mükelleflere bildirmektedir. Ancak, son zamanlarda intikal eden bazı olaylardan anlaşıldığı üzere, vergi dairelerince mükelleflere yapılan tebligatlardan bazen mükelleflerin zamanında haberdar olmadıkları görülmektedir.
Vergi Usul Kanunun 21 maddesinde tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesi olarak tanımlanmıştır. Vergi işlemlerinde süreler, vergi kanunları ile belirlenir, sürenin belli olmadığı hallerde ilgililere 15 günden az olmamak üzere süre verilir.
Vergilendirme işlemleri de birer idari işlemdir. Bu nedenle, vergilendirmeye ilişkin yapılacak tebligat mükellef açısından önemli hukuki sonuçlar meydana getirmektedir. Vergi kanunları uyarınca yapılacak tebligat posta yoluyla, ilanen, daire veya komisyonda, memur vasıtasıyla veya elektronik ortamda yapılmaktadır.
İşte sorun tamda bu noktada ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki, kendisine ihbarname gönderilen bir mükellef adres değişikliği vb. sebeplerle tebliğ işleminden zamanında haberdar olamamakta ve itiraz, vergi davası açma gibi bazı yasal hakları zamanına kullanamamakta ve ancak haciz işlemi tesis edildiğinde tarhıyattan haberdar olabilmektedir.
Öte yandan, elektronik tebligat sisteminde yaşanan bazı sıkıntılardan dolayı mükelleflerin kendilerine yapılan e tebliği zamanında öğrenemedikleri görülmektedir.
Yasal hakların zamanında kullanılabilmesi, hak kayıplarının önlenebilmesi için mükelleflerin tebliğ hususuna özellikle riayet etmesi gerekmektedir. Ayrıca, yapılan tebliğleri öğrenen ancak süresi içinde yasal itiraz haklarını kullanmayan mükelleflerin daha sonra açmış oldukları vergi davalarının vergi mahkemelerince işin esasına girilmeden “süre aşımı nedeniyle reddedildiği” hususunun da gözden kaçırılmaması gerekmektedir.

Vergi Dairelerince Yapılan Tebliğler Hangi Yasa Hükümlerine Göre Yapılır?

Vergilendirme ile ilgili tebliğ işlemlerinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılması gerekmektedir. Bu konularda Tebligat Kanunu hükümleri uygulanmaz. Örneğin Vergi Mahkemesince verilen bir kararda, “Ayrıca, yine davalı vekili tarafından Tebligat Kanunu’nun 21, 28 ve 32.maddeleri açıklanarak tebliğin usule uygun olduğu savunulmuş ise de; vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden vesikaların tebliğinde Tebligat Kanunu değil 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun tebliğe ilişkin hükümlerince belirlenen usullere göre tebliğin yapılması gerektiği nedeniyle bu iddiaya da itibar edilmemiştir.” gerekçesiyle yapılan cezalı tarhıyat iptal edilmiştir.

Vergi dairesi işlemlerine karşı Vergi Mahkemelerinde her zaman dava açılabilir mi?

2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda; tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günden başlayacağı, 8. maddede ise, sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı kurala bağlanmıştır.

Vergi Usul Kanunun Tebliğe İlişkin Hükümleri

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 100 inci maddesi uyarınca, bilinen adrese gönderilen mektuplar posta idaresince muhatabına teslim edildiği tarihte tebliğ edilmiş sayılır.
7061 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 101 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 101- Bu Kanuna göre bilinen adresler şunlardır:
1. Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri,
2. Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri,
3. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi.
Birinci fıkranın (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınır ve tebliğ öncelikle bu adreste yapılır.
İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.
İşyeri adresi olmayanlara tebliğ, doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.”

İlanen Tebliğ

7061 sayılı Kanunun 18. maddesi ile 213 sayılı Kanunun 103 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 103- Aşağıda yazılı hallerde tebliğ ilan yoluyla yapılır:
1. Muhatabın bu Kanunun 101 inci maddesi kapsamında bilinen adresi yoksa,
2. Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan bilinen adreste tebliğ yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı bir adresi bulunmazsa,
3. Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa,
4. Başkaca nedenlerden dolayı tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa.”

Elektronik Tebliğ Neden Yapılır?

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 107/A maddesinde, bu Kanun hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere, 93’üncü maddede sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabileceği; elektronik ortamda tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı; Maliye Bakanlığının, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik altyapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Kanunun söz konusu maddesinde ayrıca, Vergi Usul Kanunu uyarınca tebliğ yapılacak kimselere, kanunun 93’üncü maddesinde sayılan usullere bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabileceği ve elektronik ortamda tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı hususları düzenlenmiştir.

ELEKTRONİK TEBLİGATTA SORUN NEDİR?

Kuşkusuz gelişen teknoloji ile birlikte Maliye Bakanlığı’nın elektronik tebligat sistemine geçmesi bir zorunluluktur. Ancak bununla birlikte mükelleflerin yasal haklarının kullanılmasına engel olunmaması gerekir.
456 nolu VUK Genel Tebliği ile Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından internet vergi dairesi bünyesinde oluşturulacak tebliğe elverişli elektronik ortam elektronik tebligat adresi olarak tanımlanmıştır. Yani, idarenin kendi bünyesinde yer alan bir hesaba yine idare tarafından bir mesaj gönderilecek ve bunun üzerine elektronik ortamdaki tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacaktır.
Yani idare, kendi bünyesindeki bir hesaba bildirim gönderecek bunu izleyen beşinci gün tebligat yapılmış sayılacak ve mükellefler hakkında dava açma, itiraz vb. yasal süreçler başlayacaktır. Mükellefin hiç bilgisi olmasa dahi tebligatın yapılmış sayılması “tebligatın” mantığına aykırı bir durumdur.
Öte yandan, vergi idareleri kimi durumlarda posta yoluyla tebligat işlemlerine devam ederken kimi zamanda ise elektronik tebligat yapmaktadır. Bu durumda, mükellefin kafasının karışması çok normaldir. Ayrıca, düzenli ve belirli bir idare benzer uygulamalar yapmak durumundadır. Bu husus idare hukukunun en önemli ilkelerindendir.

SONUÇ

Daha öncede ifade edildiği gibi, vergilendirmeye ilişkin hukuki sonuç doğuran hususların yetkili makamlarca mükellefe veya ceza sorumlusuna bildirilmesi anlamına gelen tebliğ, itiraz, dava yolu gibi başvuru yollarının kullanılabilmesi için mükellefler açısından son derece önemlidir.
Vergilendirme işlemlerinin özelliği gereği Tebligat Kanunu hükümlerinden ayrı olarak Vergi Usul Kanununda birtakım düzenlemeler yapılmış ve vergi hukukuna özgü tebliğ usul ve metotları geliştirilmiştir.
Uygulamada, vergi idareleri tarafından gerçekleştirilen tebligat işlemlerindeki usul ve yasaya aykırılıklar nedeniyle birçok işlemin vergi yargısı tarafından iptal edildiği görülmüştür. Durumu değerlendiren gelir idaresi bu konuda bazı tedbirler alınması yoluna gitmiştir. Bu nedenle e tebligat işlemleri yaygınlaşmıştır.
Mükelleflerin hak kayıplarına uğramamaları ve süresinde yasal itiraz haklarını kullanabilmeleri için tebliğ işlemleri büyük önem taşımaktadır. Mükelleflerin bu konuda hassas olmaları e tebligat sistemini kontrol etmeleri, nüfus kayıt sistemindeki adreslerine özellikle kapıya yapıştırma suretiyle yapılan tebligatlara dikkat etmeleri, muhtarlıklardan gerekli kontrolleri yapmaları büyük önem taşımaktadır.

NOT: Sitemizde yer alan yazılar telif hakları nedeniyle izinsiz ve atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Yapılacak atıflarda Mükellefhaber/ www.davavergi.com adresinin gösterilmesi zorunludur.

Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
WhatsApp chat