VERGİ MÜKELLEFİYETİNİN RESEN TERKİNİ İŞLEMİ (VUK 160/A) VE VERGİ MAHKEMELERİNİN KONUYA BAKIŞI
GİRİŞ
Son zamanlarda sıklıkla karşılaşılan vergi dairesi uygulamalarından birisi de vergi mükellefiyetinin resen terki işlemleridir.
Vergi idarelerince çeşitli saiklerle yapılan yoklamalarda adreslerinde bulunamayan ya da yasal temsilcilerine ulaşılamayanların vergi mükellefiyetleri resen terkin edilmektedir.
VERGİ YOKLAMALARINDA BULUNAMAMA SORUNU
Vergi idareleri, bazen düzenlenen faturaların işletme faaliyetleriyle uyumluğunu kontrol bazen karşıt inceleme ve tespit vb. diğer amaçlarla mükelleflerin işyeri faaliyetlerini bizzat işyerinde tespit cihetine gidebilmektedir.
Vergi mükellefleri normal şartlar altında işyerinde faaliyet gösterdikleri sırada çalışanları tarafından ya da şirket kanuni temsilcilerince vergi yoklama memurlarının sorularına cevap vermek istenilen bilgi ve belgeleri sunmak durumundadırlar.
Yoklama memurları tarafından mükelleflerin iş yerlerinde yapılan yoklamalarda iş yerinin kapalı olması, adreste bulunamama, geçici olarak işyerini terk gibi nedenlerle mükellefe ulaşılamama durumlarında mükellefiyet faaliyetlerinin gerçek olmadığı gerekçesiyle vergi dairesi tarafından resen terk işlemi uygulanabilmektedir.
YOKLAMADA UYULACAK ESASLAR
Vergi Usul Kanununda yoklamaya kimlerin yetkili olduğu yoklamanın ne zaman ve nasıl yapılabileceği yoklama tutanağında bulunması gereken unsurlar belirlenmiş olup yasada öngörülen düzenlemelere aykırı olarak yapılan yoklamalar hukuken geçerli olmaz.
1.Vergi dairesi müdürleri;
2.Yoklama memurları;
3. Yetkili makamlar tarafından yoklama işi ile görevlendirilenler;
4. Vergi incelenmesine yetkili olanlar;
5. Gelir uzmanları; tarafından yoklama yapılır. Bunlar dışında vergi memurlarınca yoklama yapılması yasal değildir.
RESEN TERK İŞLEMİNİN BİLDİRİMİ
Vergi daireleri yapılan yoklamalarda ulaşılamayan mükelleflere bir yazı tebliğ ederek ki bu çoğu zaman e tebliğ şeklinde olur. Bu yazıda,
213 sayılı Vergi Usul Kanunun 160/A maddesi kapsamında mükellefiyet kaydının …6.2023 tarihi itibarıyla resen terkin edildiği, tekrar mükellefiyetin tesis edilmesi için tüm borçların ödenmesi ve …. tutarında teminat verilmesi talep edilmektedir.
Resen terk işlemi idarece derhal uygulanır. Ancak bu işlemlerin vergi mahkemesinde dava konusu edilmesi ve iptal edilmesi mümkündür.
VUK 160/A DÜZENLEMESİ
213 sayılı Vergi Usul Kanunun 160/A maddesinde;
“Mükellefiyet süresi, aktif ve öz sermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, çalışan sayısı, vergisel yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği gibi hususlar dikkate alınarak mükelleflerin vergisel uyum seviyelerine yönelik olarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan analiz ve değerlendirme çalışmaları neticesinde sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu tespit edilen mükellefler vergi incelemesine sevk edilir ve bunlar nezdinde yoklama yapılır.
Yoklamayı müteakip, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen esaslar çerçevesinde vergi dairesinin mükellefin sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğuna ilişkin görüşü ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdarın onayı ile mükellefiyet kaydı terkin edilir ve bu durum mükellefe tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde 153/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan asgari teminat tutarından az olmamak üzere, sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu dönemlerde düzenlenen belgelerde yer alan toplam tutarın %10’u tutarında aynı maddede belirtilen türde teminat verilmesi ve tüm vergi borçlarının ödenmesi şartıyla mükellefiyet, terkin tarihi itibarıyla yeniden tesis edilir. Mükellefiyetin terkin edildiği tarih ile yeniden tesis edildiği tarih aralığında verilmeyen beyanname ve bildirimler, yeniden tesise ilişkin yazının mükellefe tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde verilir ve tahakkuk eden vergiler aynı sürede ödenir.
Bu madde kapsamında mükellefiyeti terkin edilenler ve 153/A maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtildiği şekilde bunlarla ilişkili olan kişilerin işe başlama bildiriminde bulunmaları hâlinde, bu kişiler hakkında mükellefiyet tesis edilebilmesi için işe başlama bildiriminde bulunanların ve mükellefiyet kaydı bu madde kapsamında terkin edilenlerin tüm vergi borçlarının ödenmiş ve ikinci fıkrada belirtilen şekilde teminat verilmiş olması şarttır. Bu madde uyarınca teminat alınarak mükellefiyeti yeniden tesis edilenlerin düzenlemek zorunda oldukları fatura veya fatura yerine geçen belgelerden Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenenlerin, elektronik belge olarak düzenlenmesi zorunludur. Kâğıt olarak düzenlenmesi hâlinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır ve kayıtların tevsikinde kullanılamaz.
Mükellef hakkında yapılan inceleme neticesinde, mükellefin başka bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı hâlde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği tespit olunursa, alınan teminat inceleme neticesinde doğan borçlar dâhil vergi borçlarına mahsup edilerek artan tutar iade olunur. Yapılan incelemede mükellefin başka bir ticari, zirai veya mesleki faaliyeti bulunduğu hâlde sahte belge düzenlediği tespit olunursa, mükellef hakkında 153/A maddesinin dördüncü fıkrası hükümleri çerçevesinde işlem tesis edilir. Şu kadar ki, daha önceden alınmış olan teminat sahte belge düzenleme fiili nedeniyle yapılan tarhiyatların ve kesilen cezaların kesinleşmesine kadar mükellefe iade olunmaz. Yapılan inceleme neticesinde mükellefin sahte belge düzenlemediği tespit olunursa, alınan teminat başkaca vergi borcu bulunmaması kaydıyla iade olunur.
Bu madde kapsamında alınan teminatların iadesinde, 153/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca alınan teminatların iadesine ilişkin; bu teminatların vergi borçlarına mahsubu ve eksilen teminatların tamamlatılmasında ise aynı maddenin dokuzuncu fıkrasına ilişkin hükümler uygulanır.
Bu madde kapsamında elektronik belge düzenleme yükümlülüğü getirilen mükelleflere ilişkin bilgiler Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre duyurulur. Bu kapsamda yapılan duyurular vergi mahremiyetinin ihlâli sayılmaz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, madde kapsamındaki işlemlere ilişkin süreleri, elektronik ortamda belge düzenleme zorunluluğunun başlayacağı tarihi, bu madde kapsamındaki mükelleflerin tahsilat ve ödemelerinin tevsiki ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” Düzenlemesi yer almaktadır.
Bu hüküm uyarınca mükellefiyet kaydının idarece terkin edilebilmesi için, mükellefiyet süresi, aktif ve öz sermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, çalışan sayısı, vergisel yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği gibi hususlar dikkate alınarak mükelleflerin vergisel uyum seviyelerine yönelik olarak mükellef nezdinde yoklama yapılması ve yasada aranılan şartların oluştuğunun somut olarak tespit edilmesi gerekmektedir.
VERGİ İDARESİNİN HER TÜRLÜ İŞLEM VE EYLEMLERİNE KARŞI İDARİ YARGI YOLU AÇIKTIR
Yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere bu madde uygulaması tedbir mahiyetinde olup sahte belge düzenleme riskine karşı bir önlem alma amacı taşır.
Uygulamada, gerçek faaliyeti olan ancak çeşitli sebeplerle kendilerine ulaşılmayan mükellefler hakkında haksız olarak bu tür idari işlem tesis edildiğini düşünenlerin vergi mahkemesi nezdinde dava açarak işlemin iptalini sağlamaları ve mükellefiyet kayıtlarının tekrar açılabilmesi mümkündür.
VERGİ YARGISININ KONUYA BAKIŞI
Vergi mahkemeleri konuyu idari işlemin tesisindeki hukuka uygunluk kriterleri yönünden irdelemektedir. Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 160/A maddesi kapsamında mükellefiyet kaydının ….2023 tarihi itibarıyla resen terkine ilişkin bir işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada İstanbul 14. Vergi Mahkemesi 7.3.2023 günlü kararıyla yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. Vergi Mahkemesi idari işlem tesis edilirken yapılan yoklamalarda yer verilen tespitlerin, mükellefiyetin terkini için yeterli olmadığına karar vermiştir.
SONUÇ
Sahte belge konusu gerek vergi dairelerini gerekse mükellefleri zor durumda bırakan ve günümüzde oldukça yaygın olan bir durumdur. Vergi idaresi bu durumun önüne geçmek için bir takım tedbirler almaktadır. Örneğin özel esaslar uygulaması, Vuk 153A uygulaması, Vuk 160A uygulaması bunlardan bir kaçıdır.
Vergi idareleri işlem tesis ederken mükellef haklarını da korumak durumundadır. Mükellefiyet kaydının resen terki çok ağır bir idari yaptırım olup sadece ilgili mükellefi değil mükellefin ticari ilişki de bulunduğu diğer işletmeleri de yakından ilgilendirmektedir.
Resen terkin işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu düşünen mükelleflerin vergi mahkemeleri nezdinde özellikle yürütmenin durdurulması istemli dava açmaları önem teşkil etmektedir.
Vergi mahkemeleri dava konusu resen terk işlemlerini idari işlemlerde bulunması gereken unsurlar yönünden hukuka uygun olup olmadıklarını inceleyerek gerek Vergi Usul Kanunu gerekse İYUK kapsamında denetlerler. Hukuka uygun bulunmayan idari işlemler vergi mahkemelerince iptal edilmesi halinde mükellefiyet kayıtlarının yeniden açılması mümkündür.
Yasal Uyarı: Yazılar tamamen yazarın kişisel görüşleri olup başka hiçbir kişi veya kurumu bağlamaz. Sitemizde yayınlanan yazılar telif hakları nedeniyle izin alınmaksızın ve atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Yapılan atıflarda, MÜKELLEFHABER / www.davavergi.com adreslerinin belirtilmesi zorunludur.