VERGİ DAİRELERİ VERGİ MAHKEMESİ KARARLARINA UYMAK ZORUNDA MI?
VERGİ DAİRELERİ VERGİ MAHKEMESİ KARARLARINA UYMAK ZORUNDA MI?
GİRİŞ
Vergi daireleri tarafından vergi mükellefleri için tesis edilen birçok işlem bulunmaktadır. Bu işlemler mükellefiyet tesis edilmesi, vergi tarh ve tahakkuk edilmesi, tebliğ işlemleri, vergi iade işlemleri, vergi cezası kesilmesi, vergi mükellefiyetinin resen terkini, koda (özel esaslara) alınma vb. işlemlerdir.
İdari işlemler ve vergilendirmeye ilişkin vergi dairesi işlemleri Anayasanın 125. Maddesi uyarınca yargısal denetime tabidir. Çünkü hukuk devletlerinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması gerekir.
VERGİ MAHKEMESİNİN ESASA DAİR KARARLARI VE YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
Anayasa’nın 2 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal hukuk devleti olduğu belirtildikten sonra 138 inci maddesinin son fıkrasında ise, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” ifadesine yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. Maddesinde “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.
…..
Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir.” hükmü yer almaktadır.
Yine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27/4. Maddesinde “Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, 26 ncı maddenin 3 üncü fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulması ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, vergi mahkemelerince verilen esasa ve yürütmenin durdurulmasına dair kararlar üzerine idarece gecikmeksizin gereğinin yapılması gerekmektedir. Hatta, tarhıyat aşamasına ilişkin açılan bir davada tahsil işlemlerinin yürütmesi kendiliğinden durmakta vergi mahkemesince yürütmenin durdurulmasına dair bir karar alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Dikkat edileceği üzere vergi mahkemesi kararlarının doğrudan uygulanması gerekmekte olup, kararların uygulanabilmesi için kesinleşmesi şartı yoktur.
KONUNUN CEZA HUKUKU BOYUTU
5237 sayılı Türk Ceza Kanunun “Görevi kötüye kullanma” başlıklı 257. Maddesinde, “(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Hükmü mevcuttur.
Bu nedenle, vergi mahkemesi kararını süresi içinde uygulamayan görevlilerin görevi kötüye kullanma suçunu işledikleri söylenebilir. Ayrıca, yargı kararının uygulanmaması nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin idare aleyhine tazminat davası açması da söz konusu olabilecektir.
VERGİ MAHKEMESİ KARARLARININ ZAMANINDA UYGULANMAMASININ MÜKELLEF YÖNÜNDEN SONUÇLARI
Vergi mükellefleri tarafından açılan vergi davaları mükellefler, mükelleflerle ticari ilişki içinde bulunan diğer vergi mükellefleri ve vergi daireleri yönünden sonuçlar doğurmaktadır. Örneğin vergi mükellefiyetinin resen terkini işlemi üzerine açılan bir vergi davasında şayet mükellefiyetin terkini işleminin iptaline karar verilmişse, vergi mahkemesi kararının uygulanmadığı her gün örneğin beyanname verilmesi, bildirim formlarının vb. elektronik ortamda gönderilememesi gibi sonuçları olmaktadır.
Bu nedenle, vergi mahkemelerince verilen kararlar üzerine, vergi idarelerince gecikmeksizin işlem tesis edilmek zorundadır.
SONUÇ
Hukuk devletlerinde idari birimlerin yapmış olduğu eylem ve işlemler yargı denetimine açıktır. Yargı yerleri tarafından verilen kararlara uygun olarak idarelerin işlem tesis etmesi gerekmektedir.
İdari yargı sisteminin geçerli olduğu ülkemizde vergisel işlemler idari yargı içinde yer alan vergi mahkemelerinin yargısal denetimine tabidir. Mükellefiyetten kaynaklı işlemlerden tutun da vergi cezalarına kadar birçok işlem vergi mükellefleri tarafından vergi mahkemeleri nezdinde dava konusu yapılabilmektedir.
Vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlar üzerine vergi idarelerinin gecikmeksizin işlem tesis etmesi gerekmekte olup bu süre otuz günü geçmemelidir.
Vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların bir an önce uygulanması gerek dava açan mükellefin gerekse bu mükelleflerle ticari ilişki de bulunan diğer mükellefler açısından çok önemlidir.
Mahkeme kararını uygulamakla görevli bulunan idari personelin hem cezai hem de tazminat sorumluluğuyla karşılaşmaması için gerek vergi mahkemesi kararlarının sonuçlarına gerekse kararların gerekçelerine uygun olarak bir an önce işlem tesis etmesi hukuk devletlerinde büyük önem taşımaktadır.